KÜÇÜK ÖLÜM

Berrak bir yaz gecesi , hafif esinti açık pencerenin içinden odaya süzülüp tülleri dans ettirdikten sonra çıplak tenimin üstünde dolaşıp cılız bir serinlik hissi bırakıp kayboluyordu. Esintiyle birlikte içeri dolan ıhlamur kokusu sevgilimin elleri arasında hazzın derinliklerine dalan bedeniminden ayrılmak üzere olan ruhuma yol gösteriyordu adeta.

"ah Winona içine dalmak istediğim bir deniz gibi çekiyorsun beni" dedi sevgilim hem yakan hem serinleten öpüşleriyle sırtımı keşfe çıkarken.Ben hafif ama temposu hiç düşmeyen uzun sevişmelerin kadınıydım. Sevgilimin elleri dudakları dili penisi bedenimde uzun bir kır yürüyüşüne çıkmış asilzadeler gibi güneşin havanın çayırın tadını çıkara çıkara gezinsin,aransın,tatsın isterdim. Stephan tam bir kaşifti aramaktan asla yorulmaz keşfettiği kuytuları vadileri tepecikleri engin çayırları tekrar tekrar dolaşmaktan büyük keyif alırdı. Keşfettiğin güzellikleri yeniden yeniden ilk görüyormuşçasına seyretmek ruhun ölümsüz hazlarından olsa gerekti.


Stephan elleriyle kalçalarıma ulaştığında avuçlarının arasında bir rumba davulu gibi ritmik bir melodiyle hazzın zevkin aşkın yaşamın tutkunun bestesini yapıyordu sanki. Eller kalçalarımda geziniyordu ama notalar dilimden nefesimden zevkten uyuşmak üzere olan parmaklarımdan omurgam boyunca akordion gibi salınan omurlarımdan ve tabiki bakire bir genç kızın zevkten dökülen göz yaşları gibi hazırlandığı kutsal yolculuğun arifesinde ruhumu teslim edeceğim kadınlığımın kapısından ses veriyordu.

Stephan kalçamın iki yanağını iyice birbirinden ayırıp kadınlığımın kapısını sulu bir şeftali gibi yardığında küçük dudaklarımın birbirinden ayrılıp hazinemin girişini açığa çıkardığında havaya temas etmenin ürpertisiyle birlikte mağaramın derinlerine doğru girdap halinde dev bir dalga gibi muazzam bir haz sökün etti. Sevgilimin tutkuyla okşayan ellerine karşılık vermek istercesine kalçalarım kendini yukarıya doğru kaldırırken belimde buna uygun bir kavis çizerek yay gibi gerilmişti. Şimdi haz dalgalarının dövdüğü kadınlığım dar ağacına çıkarılan mahkum gibi celladının ellerine teslim olmak istiyordu.

Sevgilim iyi bir kaşifti dolaştığı arazinin eğimlerini ve eğilimlerini iyi biliyordu. Mağaramdan gelen sesleri işitmiş ve buna cevap vermenin hazırlıklarına başlamıştı. Vajinam çığlık atıyordu sanki şişmiş uzamış ıslanmış duvarlarında yankılanan bir çığlıktı bu ziyaretçisine açık bir davetiye çıkaran. Bedenim can çekişiyordu adeta defalarca ölüp dirilmiş gibiydim zira Stephanın aleti biraz sonra canımı alacak ruhumu sonsuz çayırlara uçuracaktı. Bunu defalarca yaşamıştım ama annesinin memesine iştahla abanan bebek gibi onu içime almaktan emmekten aldığım haz hiç eksilmiyor her defasında onu daha çok arzular hale geliyordum. Stephan bütün ağırlığıyla taşaklarına kadar içime abandığında yaşadığım doygunluk ve tamamlanmışlık hissi ancak ölümle anlatılabilecek bir duyguydu.Benliğim bedenim adeta Stephanın elleri arasında eriyor onun penisi etrafına kat kat sarmalanıyor bir süre sonra ne Stephanın ne muhteşem aletinin ne de kendimin farkında olmadığım bır ışığın içinde kaybolup gidiyordum.
forbidden passion
Stephan aletinin başını kadınlığıma hafifçe dayadığında tüm bunları hatırlamış ve yeni kutsal yolculuğumun heyecanı tüm bedenimi bir kasırga gibi yıkıp geçmişti. Ahh o çelik kılıcın yumuşak ve sıcak başlığı o sihirli asa celladımın kemendi. Ahh o yakıcı çoşkunluk bir şey bu kadar sert ve bu kadar yumuşak ve insanın nefesini kesen bir sadelikle dokunabilir? Stephanın aletinin teması , sözü kötürüm bırakan, insanın kelimelerini tüketen,insanın düşüncelerini berhava eden bir güce sahipti. O yumuşaklığın kadınlığımın kapısını aralayışı dudaklarıma temas anı vajinamın ağzına yaptığı dokunuş ve hararetinin bütün bedenime dalgalı patlamalar halinde yayılışı. Yaz sıcağında susuzuluktan sıcaktan bunalan dudakların dilin ağzın sakızlı bir dondurmaya temasında hissedilen serinliğin ağzımızdan gırtlağımızdan alınmızdan tüm bedenimizi sarması gibi o yakıcı hararetin tuhaf sakinleştiren etkisi. Kalbim aklım beynim zihnim ağzım ciğerlerim hepsi toplanıp Stephanın penisinin hafif hafif sürtündüğü panayır yerine dönmüş vajinama doluşmuştu.Artık Stephanın penisinin etrafına kümelenen bir beden haline gelmiş sayılırdım.Vajinam delirmiş gibi kasılıyordu biraz ötede dolaşan sıcak ve yumuşak temasın sert gövdesini hayal ediyor ve ve şehvet sularının çağıldadığı kadınlığını bu gövdeye bastırmak için kuduruyordu. Tanrım ölmek üzereydim..

Ve cellat ipi boynuma geçirmişti. Stephan bir şövalye mızrağı gibi o iri erkekliğini annesinin memesini arayan bir bebek gibi onu bekleyen kadınlığımın en derin yerine kadar saplamıştı. Oh Tanrım bu sert ve hızlı girişi ne kadar çok seviyordum.Bütün susuzluğumu berkitilimiş arzularımı tatmin edilmeyi bekleyen tutkularımı doyumsuz kadınlığımı şehvetten kurumuş bedenimi ah bütün yoksunluklarımı noksanlıklarımı bir anda karşılayan bir sihirbaz dokunuşu gibiydi bu giriş. Vajinam çoşkun bir deniz gibi sarıp sarmaladı Stepanı. Bu sert gövdeyi Stephanla beraber yutmak kendimi bu gövdenin üstüne bir deri gibi geçirmek istiyordum. 
holycheesecakefarts:
“Bruno Di Maio
”
Benim kasılmalarıma Stephanın aleti de karışlık veriyor başının büyüyüp küçülmesini nabız gibi atmasını bütün ayrıntılarıyla hissediyordum.Sevgilim artık beni öldürebileceğini biliyordu kolu çekecek ve ben sonsuluğa doğru akıp gidecektim.

Stephan bir lokomotifin pistonu gibi gidip gelmeye başladığında ben çoktan maviliklere doğru yola çıkmıştım bile. Sonsuz bir maviliğin içine doğru hızla giden bir lokomotif gibiydim ne raylar vardı ne de zemin. Ne nefes aldığımın farkındaydım ne yaşadığımın ne kendimin ne Stephanın. Stephanın her darbesi beni daha da uçuruyor ışıklı bir maviliğin içinde sonsuz bir haz duygusuyla maviliğe karışıyordum. Önümde gökkuşağının göz alıcı tacı duruyordu. Gökkuşağının altına doğru süzülmeye başladım kafamın içinde milyonlarca gökkuşağı oluşuyordu sanki ben gökkuşağına dönüşüyordum. Hızlandım iyice hızlandım göğü ve renklerini içimde hissediyordum artık gökkuşağından doğru hızla aşağıya doğru kayıyordum inanılmaz bir duyguydu. İçimden gökyüzü çıkıyor gibiydi ve bir çığlık duydum ve havai fişek gibi bir patlamayla kendimi yemyeşil çayırların içinde buldum. Bedenim zevkten tir tir titriyor çimenlerin üstünde kıvranıyordu. Ölmüştüm ve cennetteydim..

Stephanın öpüşüyle kendime geldim onun kolları arasındaydım ve içime akan bir sıcaklıkla sarmalanmış bir şekilde ben de Stephanın spermleriyle yıkanıyordum. Ah o fışkırma anı vajinamı dolduran o sert gövdenin iyice sertleşmesi boşalma kasılmalarının vajina boyunca yayılması  rahmimin ağzına doğru hızla fışkıran bir volkanın ölümcül patlaması. Spermlerin o sert ve sıcak darbesinin irkiltici hazzı. Sevgilinin sevgisini aşkını tutkusunu sıcacık içinde hissetmek..

Penisin böyle bir sihri var insanı öldürüp diriltiyor..

Not: bu benim tarafımdan yazılmış bir kurgu hikayedir. Fransızlar orgazm anına "le petite mort" (pöti mor okunur r hafif genizden) yani "küçük ölüm" derler..


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÇOCUKLUKTA OYNANAN EVCİLİK VE DOKTORCULUK

ÇOK YOĞUN HAZ VEREN ÜÇ MASTÜRBASYON TEKNİĞİ

MUTSUZ EV OROSPULARI